Kar taneleri…


Saat gece yarısına yaklaştı. Soba son odununu tavanda alevler bırakarak ve kutur kutur ses çıkararak yakıyor. Perdeyi aralıyorum. Yerler beyazlamaya başlamış. Ne taraftan estiği belli olmayan hafif bir rüzgarla bir duman misali kar taneleri sağa sola savruluyor. Mevsimin ilk kar’ı bu. Zemherir fırtınası bu kocakarı deyimi ile. Sokak lambasının ışığında oynaşarak yere düşüyorlar. Çocuklar gibi seyre dalıp gülümsüyorum bu sevimli beyaz tanelere. Kar bir başka güzel görele’de. Dışarıda kimsecikler yok, in cin top oynuyor. Görele uykuya hazırlanıyor beyaz örtüsünün altında.
Ağaçlar yeni yeni kar tutuyor, tarladaki pancarlar kar altında. Arabalar sanki hayalet gibi beyazların içinde. Artık sarı,kırmızı, yeşil ve siyah yok. Sadece saf ve arı bir beyaz.

Rüzgarın etkisiyle kar taneleri camada vuruyor. Savruluyorda savruluyor birbirine karışarak yere ulaşıyor. Bir karaltı ilişiyor arabaların altında gözüme. Bir kedi bu. Ürkek ürkek ilerliyor. Ya şaşkın ya korkak hızlı hızlı koşup gözden kayboluyor. Minicik izler bırakıyor karların üzerinde.

Seyrekleşiyor kar’ın yağışı. Sokak lambasından anlaşılıyor. Yeter artık çok bile yağdımmı diyor. Yada biraz dinleneyim. Bir fırtınada sabaha doğru yaparım. Bu diyarları çok özledim. Bu dağlara, tepelere kısacası Görele’ye çok yakışıyorum.
Beni artık biraz misafir edersiniz.
Rengim beyaz, ruhum soğuk. Ben böyleyim işte, göründüğüm gibiyim…

Yorum bırakın