Dağlar Karanlık….


Yüklü ve çok yorgunum. Ay ışığı fenerim, soğuk kesiyor. Bastığım yer katır kutur. Ayaklarım acıyor. Biraz duruyorum ve uzaklara dalıp gidiyorum. Karanlık dağlar korkunç orman. Olduğum yere çöküyorum.

Az kaldı herhalde. Saatime bakıyorum 2:38.

Sokuluyor yanıma. Gözleri ışıl ışıl bana bakıyor yüzümü kokluyor. Başını okşuyorum. Biraz seviyorum. Acıkmıştır sanırım çantama uzanıyorum. Tasın içine biraz döküyorum. Hemen içiyor. Birazda yiyecek ikimiz paylaşıyoruz.

Terli bedenim üşümeye başlıyor. Tam kalkacağım huysuzlaşıyor ve hırlıyor. Hemen sarılıp ağzını kapatıyorum. Gürültüye gerek yok. Bir sezsizlık ve  akabinde fazlalaşan homurtu çatırtı. Bir domuz sürüsüymüş bu. Bizi farketmeden yavaşça uzaklaşıyorlar.

Bizde artık kalkıyoruz. Sondan bir önceki hedefe az kaldı.

Yorgunluk hat safhada yavaşça ilerliyoruz. Bir saatten sonra orman örtüsü biraz açılıyor ve kulübe seçiliyor.

Kapıyı açıp içeri giriyoruz. Çakmağı yakıyor ve gaz lambasını ateşliyorum. İçerisi aydınlanıyor. Tüfeği ve çantayı bir kenara koyuyorum. Sobayı dolduruyorum ve yakıyorum.

Meraklı gözlerle beni izliyor. Etrafımda dolanıyor. Yatağa oturuyorum, biraz o biraz ben yiyorum. Uzanıyorum artık çok yorgunum uykum var. Oda yere yanıma uzanıyor. Elimi başına uzatıyorum ve seviyorum.

-Dostum uyuyalım artık.Yarın uzun bir yolumuz daha var…

Yorum bırakın