Acılara tutunmak…


El yordamı ile karanlıkta masanın üzerinde bulmak istediğimi arıyorum. Hemen de buluyorum ve pencereye yaklaşıp camı açıyorum. Soğuk rüzgar ve yüzüme vuran yağmur damlalarıyla gayriihtiyari bir an titriyorum. Karanlıkta masadan aldığım paketin kapağını açıyorum. Hay aksi son dalmış. Ağzıma götürüyorum sigarayı ve çakmağı çakıyorum.

Çakmağın alevi bir an karanlığı deliyor sigarayla buluşuyor. Çekiyorum içime iki nefes dumanı bırakıyorum. Süzülüyor duman ve camdan dışarı akıp gidiyor.
Sıkıntılıyım biraz gündüze de geceye de sığamıyorum. Yağmur şiddetini artırdı. Sokak lambasına yansıyan ve caddedeki sular seyre değer güzellikte. Telefonu elime alıyorum. Menü-dosyalarım-müzikler. Anın anlam ve önemiyle ilgili şarkı. Tamam…
Ve mikrofonlarımız arı stütyolarında.
Görüşünü sevmesekte sesine bayıldımız Ahmet kaya söylüyor…
Acılara tutunmak…

Sokakta kimsecikler yok. Sadece su birikintilerine düşen yağmur damlaları. Çekiyorum bir nefes daha sigaramın ucu karanlakta alev alev yanıyor. Daha bir uzaklara bakıyorum. Görele artık uyuyor, kalan tek tük ışıklar. Hava çok ağır ve kasfetli. Düşünüyorum düşünüyorum hava soğuk biraz üşüyorum. Yaş 35i geçti ömrün yarısı bitti. Nasıl geçti yıllar anlayamadım. Yalan dünyada kar edemedim zarar ettim. Kar ettim diyende öyle sanıyor. 35 seneden birşey anlamadım. Sonrası mechul. Yağmur bir sis gibi akıp gidiyor önümden. Bakıyor bakıyorum. Cigaram artık bitti. Son bir kuvvetli nefes daha çekiyorum ve izmariti hızla fırlatıyorum. Uçuyor uçuyor ve yola düşüyor. Ahmet kaya şarkıyı bitirmiş nakaratını söylüyor.
Yalanmış hepsi yalan.
Yalanmış hepsi yalan.
Sevmek diye bir şey varmış.
Sevmek diye bir şey yokmuş….

Yorum bırakın